1.gün... Heyecanla içeri giriyorum... Karnım ne tok ne aç... Tanımadığım bir sürü yepyeni yüz...İçtenlikle herkes birbirini selamlıyor...Hımmm kendime bir yer bulmalıyım oturmak için...En ön çok mu iddialı olur? En arkada da hocayı duymak zor... ortaların ortası en iyisi galiba:) Hoca içeri girerken kalbim gümbür gümbür az sonra öğreneceklerimin gizemi ve merakıyla yerine sığmıyor adeta... Az sonra birlikte terleyeceğim, birlikte sızlanıp söyleneceğim insanlarla, zorlansam da bazı bazı çok ama çok mutlu hissedeceğim çünkü her defasında kendime bir kez daha yaklaşacağım dakikalar başlıyor..Zamanı unuttuğum...5 saatin 5 dakika gibi geldiği anlar... 2.gün Şimdiden herkes bir aile gibi ...yine içten bir gülümseme ile karşılanıyorsunuz ama bu kez içinde garip bir samimiyet var sanki evvelsi gün 5 saati değil 5 koca yılı birlikte geçirmişsiniz...Ne kadar terli olursa olsun size dokunmasından, ders boyunca kaçamak bakışlarla sizi izlemesinden hiç rahatsız olmadığınız dostlarla çevrilisiniz......
Bazen ders aralarımda, ben yogacı kurye şeklinde ordan oraya dolanırken birkaç saatlik boşluklarım oluyor... Bu boşluklarda en büyük keyfim en yakın D&R'a uğrayıp kitap bakmak oluyor genelde:)Yıne böyle bir günde kalabalık raflarda, OSHO'nun "Stresli insanlar için günlük yaşama uygun meditasyonlar" adlı kitabı takıldı gözüme ve hemen aldım(ewet adı bayagı bı uzun hehe). Ve tabii bir nefeste bitirdiğim bu kitaptaki meditasyonlardan birini denemeye karar verdim... Konu "doğru" sözlü olmakla ilgiliydi. Bir hafta boyunca hiç yalan söylemek yok yanii.. Aman canım ne var sanki ben yalancı biri diilim ki diyor insan ilk başta fakat iş uygulamaya gelince gördüm ki hiçte o kadar kolay diilmiş bu doğru sözlü olmak işi:( Meğer ne kadar gereksiz "küçük" dediğimiz yalanlarla geçiyormuş günler... Bahaneler, geçiştirmeler, kendini haklı çıkarmalar derken..kısaca o küçük küçük yalanlar üstüste toplanınca ben büyük bir yalancı oluverdım birden:( Gerçekten kendi...
Yakın etrafımdakiler bazen diyor ki neden hala eğitim alıyorsun nedir bu hal? Nasıl anlatayım ki onlara gezegenlerimden mi başlayayım? Astroloji ve özellikle natal harita bence insanın kendini tanıması için ve birçok neden böyleyim sorusunun cevabına ışık olması için elzem. İyi bir astrolog rastgeldim mi asla kaçırmam. Hindistan’a yolun düşerse hele mutlaka iyi bir jyotish okuma yaptırmalı insan:) Detaylara girmesek bile zaten burcum koç, yükselenim akrep, pluto yerleşimlerim vs sürekli bilinmeyeni, gizemi, ölüm-doğum döngüsünü araştırma, yıkılıp yeniden inşa veriyor bana. Yani anlatması zor ama bir sürü şey yıkılıyor ben de üstüne inşa olmak yerine. Daha şurda yeni yerine oturttum anne olma ve özgürlük dengemi.. Gitmeliyim hep gitmeliyim ve bu özgürlük eğitmen seçtiğim kişilerle de aramda bir denge içinde olmalı. Birtek kişiye bağlanmak özgürlük için girdiğimiz bir yolda bize ancak yeni bir pranga takmaz mı? Yeni kucaklaşmalar hep olmalı. Fanatiklik iyi birşey değil kanımca ilerlemem...
Yorumlar